Kitapçı değil mabed: Shakespeare & Co.

Her ne kadar popüler kültüre Before the Sunset ile girmiş olsa da, yeryüzünün en güzel kitapçılarından biri olan Paris Shakespeare & Co.'nin geçmişi yirminci yüzyılın ilk yıllarına kadar uzanıyor. James Joyce'dan beat yazarlarına uzanan tarihiyle, 2010 yılında hala kitaplara inananların eski sayfalar kokulu mekanını, hem gördük hem yazdık: Shakespeare & Co.
Haziran '10

Shakespeare_and_Co_kapak

Bir kitapçının yaşlı adam olarak portresi – Giriş

George Whitman, uyku tutmayınca dükkanı erken açıp, buzlu çayını yudumlayarak şehrin uyanışını izler. Paris’te ilk müşteriler kitapçıya girerken, Whitman da antik bir huzur veren, ağır kitap kokusuyla bezeli dükkandan içeri girenleri izler.

Quartier Latin yakınlarında, Notre Dame Katedrali’yle St. Michel arasındaki dükkan George Whitman tarafından 1951 yılında açılıyor. Whitman, bir Amerikalı, soyadı Walt Whitman ile aynı olsa da, zannedilenin aksine akraba değiller, ancak en sevdiği şair de o, tesadüf. George Whitman kendisini Paris’te buluyor. St Michael Bulvarı’nda ucuz otellerde konaklayıp, ülkesine nasıl geri dönmeyeceğinin hesabını yapıyor. Yakın arkadaşı, beatnik Lawrence Ferlinghetti ile konuşup Notre Dame de Paris karşısında küçücük bir daire kiralıyor; burası daha sonra, Shakespeare & Co kitapçısına dönüşecektir.

Whitman’ın Güney Amerika yolculuğu sırasında kendisini evinde misafir edenleri örnek almasıyla, kitapçısındaki yatakları yazarlara, şairlere ve kitapçıda çalışmak isteyenlere veriyor. Ne yenirse, paylaşılıyor, çaylar içiliyor, kitapçının misafirleri o dönemde Henry Miller, Lawrence Durrell, Allen Ginsberg ya da Anais Nin gibi isimler oluyor.

1919’a uzanan tarih

Aslında kitapçının tarihi, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Paris’e gelmiş olan Sylvia Beach’e kadar uzanıyor. Amerika’dan Paris’e cebinde 3000 dolarla göçmüş olan Beach, burada Fransa’nın ilk kadın ve bağımsız kitabevi sahiplerinden Adrienne Monnier ile tanışıyor ve onun yardımıyla 1919’da Paris’in başka bir bölgesinde Shakespeare and Company isimli kitapçısını açıyor. Adrienne Monnier’in intiharına kadar 20 yıl hayat arkadaşı olan Beach’in kitapçısı, dönemin modernist ve yasaklanan yazarlarının, Ernest Hemingway, Ezra Pound, F. Scott Fitzgerald, Gertrude Stein, George Antheil, Man Ray ve James Joyce’un uğrak yeri oluyor.

James Joyce’un attığı kazık

James Joyce’un kitabı Ulysses yayınevleri tarafından reddedilirken, Sylvia Beach cesaret örneği gösterip 2 Şubat 1922 tarihinde kitabı yayımlıyor. Kitap anında ABD ve İngiltere’de yasaklanırken, modern romanın nadide bir örneği olarak ünleniyor.

Beach kitabın parasını çıkarmaması ve cezalarla banka kovuşturmasına uğrarken, Joyce kitabın diğer baskıları için başka bir yayıneviyle anlaşıyor. Beach’i bir daha arayıp sormuyor. Kitapçı, kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya geliyor.

Bu döneme ilişkin bir ara not, Enis Batur’dan gelsin;

Gönderen Enis Batur’dan…

Ulysses”in yayımlanışını izleyen günlerde, “Shakespeare and Co.” kitabevine, daha doğrusu Sylvia Beach’e hitaben yazılmış garip bir mektup gelir. Yugoslav bir hanımın kaleme aldığı, hayli bozuk bir İngilizce’yle yazılmış bu mektubu görünce Joyce’un rengi atar. Valery Larbaud ve arkadaşları, Joyce ile dalga geçtiği izlenimi bırakan bu genç bayanın mektubunun “Ulysses”in harika bir “pastiche”i(1) olduğu görüşündedirler önceleri. Sonradan, yanlış anımsamıyorsam (1972’de; ilhan Usmanbaş okutmuştu “A Litter”i, tuhaf bir derlemede, bir daha da bu metni göremedim.) Gertrude Stein’in uyarması üzerine, söz konusu mektubu Joyce’un yazmış olduğuna varırlar ve Dublin’li yazarı kırmamak için konuyu kapatırlar.

Oysa Joyce, birinden şüphelenmiştir o günlerde ama ses etmemiştir: 28 yaşındaki hemşerisi Samuel Beckett sonradan bir İspanyol’un bozuk ingilizce’siyle kimi mektup-metinler yazıp yayımlayacaktır.

Hemingway’in kitapçıyı Nazilerden kurtarması

1930’larda ekonomik bunalımın etkisiyle iyice durumu zorlaşan kitapçıyı kapatmayı düşünüyor Beach. 1936’da tam kapatılacakken André Gide yardıma koşuyor ve “Shakespeare and Company Dostları” ismi altında arkadaşlarından yardım topluyor. Kitapçı birkaç yıl daha kazanıyor ancak Paris’in düşüşü sonrasında, 1941 yılında kapatılması gerekiyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında kitaplarını bir dairede saklayan Beach, hayat arkadaşı Monnier’in intiharının da etkisiyle, bir daha dükkan açmıyor ve 1962 yılında hayata veda ediyor.

Beach’i Almanlar, Paris’i ele geçirince göz altına almışlardı. İlginçtir, Shakespeare and Company’nin olduğu sokağa girip, dükkanı “özgürlüğüne” kavuşturan ise, o dönemde ABD ordusunda asker olan Ernest Hemingway olmuştur. Ancak dükkan yine de tekrar açılmadı.

Şimdiki zaman

George Whitman, bugün 96 yaşında ve yakın zamanda dükkanı kızı -ismini kimden aldığı malum- Sylvia Whitman’a bıraktı, Fransa Kültür Bakanlığı tarafından Paris’in edebi tarihine katkıları nedeniyle Onur Ödülü aldı. Kızı Sylvia Whitman ise bir yenilik getirdi ve 2003 yılında bir edebiyat festivali başlattı. [http://www.festivalandco.com/]

Bu yılki festival [Festival And Co.] 18-20 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek. Yolunuz düşerse uğramamazlık etmeyin ve üst kattaki divana uzanıp, burada havayı solumuş olan 40.000’den fazla yazar, göçmen, şair, politik aktivist, anarşist ve yolunu -geçici de olsa- kaybetmişin sessizliğini dinleyebilirsiniz.

Bir beat tavafı: [Futuristika!] ziyareti

Kitapçının girişine güneş batarken ulaştım. Birkaç sigara ile, dışarıda sıklıkla güncellenen tahtaya tebeşirle yazılan metni okudum. Hafif bir rüzgar vardı. Giriş katı, daha çok yeni basılmış kitaplara ayrılıyor ve mekan arkaya doğru derinleşiyor. Bu katta her ne kadar yeni kitaplar olsa da, beatniklerin yayınevi City Lights için küçük ama güzel kitaplarla dolu cam bir dolap bulunuyor. Bir piyano da, kitapçıda gezinenlere eşlik ediyor. Piyanoda bir Ümit Besen melodisi çaldıktan sonra üst kata yollanıyorum. Üst katta ise daha çok ikinci el kitaplar, kalanların uzanması için divan, şilte, küçücük bir yazı yazma köşesi, her tarafta yazarlardan, konaklayanlardan notlar, içinize işleyen kağıt kokusuyla zamanın durduğu bir yer karşılıyor sizi. Burada ne kadar zaman geçireceğiniz size kalmış. Vakit geceyarısına yaklaştığı dönemde mekandan ayrılırken, elimde başka kitapların yanısıra, Lawrence Ferlinghetti’den imzalı beat kitaplarıyla, Seine nehri merdivenlerinden inip suyun kenarında oturmaya gidiyorum.

Bir kitapçının yaşlı adam olarak portresi – Film – Portrait of a Bookstore as an Old Man

Gonzague Pichelin ve Benjamin Sutherland, 2003 yılında Shakespeare & Co. kitapçısına saygı duruşu amacıyla “Portrait of a Bookstore as an Old Man/ Bir kitapçının yaşlı adam olarak portresi” isimli belgeseli çekti. Filmin müziği, In the Mood for Love ve Chungking Express müziklerinde de imzası olan Amerikalı besteci Michael Galasso tarafından hazırlandı. [ www.michaelgalasso.com]

George Whitman’ın gezgin yaşamı, kitapçının orjinal baskı yayınları ve eski fotoğraflarıyla şekillenen belgeselde Anaïs Nin, Jacques Prévert, Langston Hughes, Julio Cortázar, Paul Bowles, Lawrence Durrell, Allen Ginsberg ve Howard Zinn gibi yazarların George Whitman’a yazdıkları notlar da görüntülendi. Filmi aşağıda izleyebilir ya da arşiv için indirebilirsiniz.

DL: 1234

Bis ve kapanış

Youtube, Myspace, Amazon, İdefix çağında, her şeye rağmen kitap kokusuna, kitapçıların gerçeğine, tarihine ilgi duymaya devam edenler için, siz biz birkaç kişi için, kitapçıdaki sihre inanmayı sürdürenler için… Kapanışı Lale Müldür’ün Shakespeare & Co için yazdığı şiirle yapalım; “herşeyi yeni baştan çizin”, “gururunuzu koruyun”, kitaplar ve düşünceler ve yazarlar, sihrini koruyan en eski dostlarımız.

shakespeare & co

bana bir hayat çiz banliyöler jülyet’i
siklamen bir kış masalının merkezinden dağılan

kendine bir romeo çiz banliyöler jülyet’i
beyaz blucinli meşin ceketli krema çilek yürekli
ardında kan izi bırakmayan
bir romeo çiz

herşeyi yeni baştan çizin metropollerin asi özneleri
benim kirazlarım açtı ya siz
gururunuzu koruyun kartal çeteleri
ölçüleri ölçün
herşeyi baştan düşünün metropollerin siyah gülleri

renklerle geliyor heryere rolling stones jülyet’i
benim bir kızkardeşe ihtiyacım var
otoyollar romeo’su ya sen
geceleri uyuyup kalkmadan önce
birisiyle konuşmaya ihtiyacım var

jülyet terasta saçlarını kurutan bir kız şimdi
biraz sonra kapının önüne romeo parkedecek
akşam berlin/jerusalem filmine gidecekler
ya sen, napolyan, benim ahmak sevgilim ?

bölüşülen sıcak somun şarap ve siyah gül eşliğinde
diğeri birine sevdiğini söyleyecek
ya sen, benim hiçbir şeyden anlamayan ahmak sevgilim,
başka semtlerin meleği ya sen ?

and what about you kinky old fool
“that struts and frets his hour upon the stage”
how now, my Romeo!

Lale Müldür – Voyıcır 2, Metis Yay.

[http://www.shakespeareandcompany.com/]

 ✪