[Alan Moore] Sihirbazın posta kutusundan çaldıklarım

Ahmet A. Sabancı, usta Alan Moore’un doğumgünü -18 Kasım- için derledi. Çizgi romanları toplumsal ve siyasal eleştiri detayıyla farklı bir boyuta taşıyan Alan Moore’un çalışmalarına film endüstrisinin -daraltılmış- versiyonları yerine, kitaplarıyla tanışmanın tam da zamanı olduğunu hatırlatalım. Alan Moore 59, sakalı 41 yaşında!

|

|

Herhalde beni yazmaya ilk başladığında birileri sana “Bu karakterinle tüm dünyayı etkileyeceksin.” deseydi güler geçerdin. Böyle bir isteğin asla olmamıştı çünkü. Beni ilk düşündüğün zaman aklında sadece o günkü İngiltere’nin ne kadar rezil bir hâlde olduğu vardı. Bu durumdan nefret ediyordun ve bunu dile getirmek için bir şeyler yapman gerekiyordu. Sen de en iyi bildiğin şeyi yaptın, bir çizgi roman yazdın bununla ilgili.

Üzerinden çok uzun zaman geçti beni bu dünyaya bırakalı. Dünyanın durumundan rahatsız olan birisinin zihninden doğdum ve şimdi aynı şekilde rahatsız olan milyonlarca insanın zihninde geziniyorum sayende. Bana ve kendine böyle bir fırsatı tanıdığın için çok teşekkür ederim.

— V

 * * *

Sana bu satırları tüm çizgi roman kahramanları adına yazıyorum aslında. Senin sayende insanların bizlere bakışı değişti, başka bir yüzümüzü görme şansı buldular. Sen olmasaydın biz hâlâ sürekli aynı yaşlarda ve aynı güçlerde kalan, asla normal bir hayatı olmayan ve asla suçla savaşmaktan başka bir şey yapmayan tuhaf yaratıklar olarak görülecektik.

Ama sen bizi bundan kurtarmayı başardın. Bizlerin arka planda tutulan taraflarını görebildin, gösterebildin. Bizlerin tek işinin dünyayı kurtarmak olmadığını, sonsuza kadar süper kahraman olarak kalamadığımızı ve yaşadığımız diğer bir çok zorluğu herkesin görebilmesini sağladın. Senin sayende çizgi roman kahramanları olarak karakterlerimizin tamamlandığını hissedebildik. İnsanların bizleri bir bütün olarak görebildiğini biliyoruz, hissediyoruz artık.

Tüm dünyanın çizgi roman kahramanlarına bakışını değiştirebilecek kadar güçlü bir zihnin içinde doğduğum için kendimi ne kadar şanslı hissediyorum bilemezsin. O zihnin içinden kağıtlara geçmeye ilk başladığımda korkmuştum senden ayrılacak mıyım diye (düşün, ben korktum). Ama sonra anladım durumun bambaşka olduğunu. Ve o zaman çok daha iyi anladım ne kadar da şanslı olduğumu.

Sağol büyük sihirbaz.

— Walter Joseph Kovacs (Rorschach)

 * * *

İlk doğduğumda çok fazla şüphe vardı içimde. Bir kötü karakter olmak güzel bir şeydi, üstelik oldukça güzel bir dünyada doğmuştum. İçimdeki büyük potansiyeli de hissediyordum. Farklı bir şeyler yapabilecek, bambaşka bir kötü adam olabilecek gücüm vardı. Ama büyük bir şirketin evreninin içindeydim, sırf para için beni yok edebilir, içimdeki potansiyeli görmezden gelebilirlerdi. Sırf ana karakterlerini daha güçlü gösterebilmek için beni ezip zavallı gibi görünmeme neden olabilirlerdi. Bunların korkusuyla geçiyordu her günüm.

Sonra sen geldin ve her şeyi tamamen değiştirdin. İçimdeki o potansiyeli gördün ve zirveye çıkarttın. Olmam gerektiği yere alıp koydun beni. Bunu yapabileceğini hiç düşünmemiştim başta. Tamam senin yarattığın diğer karakterlerle arada görüşüyorduk ve zekandan bahsediyorlardı bana ama sonuçta beni sen yaratmamıştın ki. İçeriye almak istemeyebilirdin. Neyse ki bunu yapmadın, geldin ve benim yeniden doğmamı sağladın.

Sonrasını zaten beraber gördük. Senin sayende bambaşka bir hayata adım attım ve şimdi o hayatın içinde ilerliyorum. Sen olmasaydın bunlar olamazdı. İyi ki beni zihnine konuk olarak aldın.

— Joker

 * * *


Her gerçek okurun hayatında; yazdığı, ürettiği, yaptığı her şeyi takip ettiği, hiçbir şeyini kaçırmak istemediği birkaç yazar vardır. Bunlar genellikle okuyanın hayatında çok ciddi bir yer edinmiş olanlardır. O yazarın ürettiği her şey keyif verir ona, etkiler bir şekilde.

Sen benim böyle takip ettiğim yazarların ilkisin. Daha önceleri de beğendiğim bir çok yazar oldu ama senin yazdığın bir şeyi -kendisi Watchmen’di- ilk elime alışımdan sonra her şey değişti: okuma şeklimden okuduklarıma gösterdiğim tavıra, hayata bakışımdan yapmak istediklerime kadar. Böylesine büyük bir etki yarattığın için sana çok büyük bir teşekkür borçluyum her şeyden önce.

Bendeki bu etkini ilk farkettiğim andan itibaren seninle ve ürettiklerinle daha fazla ilgilenmeye başladım. Böyle böyle anladım aslında karşımdakinin zihninin içinde ne kadar büyük şeyler yattığını. Bunları görmek, hissetmek beni daha da tetikledi; hem hayalgücümü genişletmek konusunda hem de üretmek konusunda. Seninle karşılaştığım için oldukça şanslı sayıyorum kendimi.

Hakkında sayfalarca şey anlatabilirim ama bunları zaten bildiğin için seni yormak istemiyorum daha fazla. Sadece bu güzel gününde sana ufak bir selam vereyim istedim. Sayende yapmaya başladıklarımdan sonra bu satırlar az elbette ama şimdilik olabilen bu kadar.

Uzun lafın kısası, iyi ki doğdun Alan Moore! İyi ki doğdun büyük sihirbaz!

PS: Bu satırları yazarken ilk filminin trailerını ve Occupy hareketine destek için yaptığın şarkıyı gördüm. Yazdıklarımın hepsinden bir kez daha emin olmamı sağladın.

— Ahmet A. Sabancı ✪