Washington DC'de American Üniversitesi'nin, uluslararası ilişkiler bölümünde öğretim görevlisidir. Kültür, kültürlerarası iletişim, kimlik, ırk, cinsiyet, cinsellik, milliyetçilik, söylem, söylem analizi, ve toplumsal hareketler gibi konularda ders vermektedir. Ana araştırma konusu Türkiye'de farklı ideolojik grupların arasındaki iletişim bozukluklarıdır.
[su_dropcap style=”light” size=”5″]S[/su_dropcap]on on yıl içerisinde dünyanın dört bir yanında yaşadığımız ayaklanmalarda genç nüfusun sahip olduğu yere dair Henry Giroux şunu yazıyor:
Devletin şiddet içeren direnişe karşı isyanı hainliğe indiren söylemi malumdur. ancak açlık grevlerinde görülüğü üzere, karşısında böylesi üçüncü yolu gören devlet kitlenip
Gerekirse kendisinin de savaşacağını belirtip, hızla ülkeyi savaş psikolojisine sokan bir iktidar, karşısında savaş karşıtı söylemde bu kadar cılız kalan bir toplum
Ali Ersen Erol, kültür çatışmalarına dair, memlekette genelde kendisine bok yemenin düştüğü üçüncü bakış açısından görüş bildirmeyi tercih ediyor. Bunu yaparken, post-modern
Ali Ersen Erol, Madımak Katliamı ve Hrant Dink cinayetine dair, adaletsizliği kabullenmiş bir ülkede, kötülüğün sıradanlığına boyun eğen bir toplumun hukukun kendisini
Güvendin ona halbuki, sen istedin beraber vakit geçirmeyi. Emin misin daha fazlasını arzulamadığından? Yanlış anlaşılma olmasın? Her zaman olmaz mı aslında böyle
Ali Ersen Erol, sürekli olumlanan 'girişimcilik' kavramının ekonomik anlamından öte; güç, iktidar ve erkek egemen bilinçaltına nasıl seslendiğini anlatıyor. Bunu yaparken, saldırgan
Ali Ersen Erol, son tutuklamaların gölgesinde sistemin mutlakiyetçi kalıbını anlatıyor. Bu yazının önceki başlığı aslında 'Türk siyasi kültürünün mutlakiyetçi kalıbında siyasi soykırım'