Sokağın düşünürü…

Ülkenin belki de en lüks semtlerinden birinde bir köşeye konuşlanmış, sürekli "değişen" ama aslında "tipik" hayatlarımızı seyre dalmış, kimilerine göre bir ayrıntı, kimilerine göre ise istisna... Simitçi Mesut ve düşündükleri...

Şerafettin sokağı Erenköy’ün Bağdat caddesine açılan sokaklarından biri; 1970’lerin binalarının yerini yavaş yavaş güvenlikli, bahçesiz ya da beton bahçeli, küçük pencereli, balkonsuz dolayısı ile sohbetsiz, sessiz ve birbirini umursamayan binalarına bıraktığı bir sokak; kedisi bol bu sokağın caddeye açılan köşesinde bir simitçi ve güleryüzlü bir çiçekçi vardır. Yağmurlu bir gün acele içinde Açık Radyo’ya programa yetişmeye çalışırken, bana Halil Turhanlı okuduğunu ve çok keyif aldığını söyleyen simitçi aklımı karıştırmıştı. Başka simitçiler gibi sürekli “Taze simittt, simitçiii” diye bağırmayan Mesut’u genelde kafası önüne eğik birşeyler okurken görüyordum.

Kitaplarla olan ilişkin nasıl başladı?

Lise 2 asıl çıkış noktası. Bizim amcaoğlu vardı üniversiteden mezun olup gelmişti, ben de onu çocukluktan itibaren ilk kez görmüştüm. Onun telkinleri ile başladım. Onda Bilim Teknik’in dergileri vardı, Bilim Teknik’in yayınları ile başladım okumaya. 15-16 yaşlarındayken. Liseyi bitirdikten sonra okula devam edemedim, nedeni maddi yetersizlikten. Burada çalışıp aileme destek oluyorum.

Simit satarken ne okuyorsun?

Radikal var onu okuyorum, arada Birgün alıyorum. K dergisi var onu alıyorum sürekli. Radikal ve Birgün okuyorum çünkü onlar sistem gazeteciliğinin ötesindeler. Biraz daha objektif bakıyorlar. Mesela Halil Turhanlı’ya denk geldim bir iki kere, çok hoşuma gitti, galiba kültür ile ilgili bir yazısıydı.

Kitaba nasıl ulaşıyorsun?

Bana veriyorlar ya da satın alıyorum. En son burdan bir bayan Nazım Hikmet’in bir kitabını vermişti mesela. Burada biriktirdiğim kitapları köye de götüruyorum, bir sefer 30-40 kitap biriktirmiştim. Oraya bıraktım, faydalansınlar diye, gerçi kim faydalanır onu da bilmiyorum ya. Köyde amacım evde bile olsa küçük bir kütüphane oluşturmak, ama ilk denemem başarısız oldu, kitaplar gitti geri gelmedi. Ben de amcaoğlu öğretmen, ona bıraktım, hem faydalanır, hem sahip çıkar . Çünkü benim için kitap insanın çocuğu gibi, o konuda çok bencil olurum.

Müzik?

Müzik yelpazem çok geniştir. Grup Yorum’u da dinlerim, Pakistanlı üstad Nusret’i de dinlerim, Pink Floyd… Onlar zaten benim tepe noktası insanlarım. Yani daha muhalif duran, görüşüme uygun olan insanları dinlerim. Merak da var bende, doymak bilmiyorum, yetinmiyorum, sürekli birşeyler öğrenmek istiyorum. Ne gelirse okuyorum. Orta sondayken Tarih hocam bana yaz demişti, şiir olsun, yazı olsun yaz demişti, ben üstüne gitmedim ama şimdi düşünüyorum. Eve gidince çok televizyon seyretmem, oturup kitap okurum. Yazmayı da düşünüyorum çok ciddi olarak.

…“5 tane simit rica edeyim, fazla yanık olmasın”…

Bir daha dünyaya gelsem sürüngen olmak isterdim, benim gibi düşünenleri tiksindirmek isterim.

Simit satarken neler gözlemliyorsun?

Mesela 2 aydır doğru dürüst Kadıköy’e inmedim, indiğin zaman hayat arasındaki diyalektiği görüyorsun. Köye gittiğim zaman da mesela çok fena bocaladım. Buradaki hayatı nasıl yorumlarsın ki? 2 sınıf var, tipik yani, bi’ çalışanlar, işçiler, bi’ de hani buranın elit kesimi, en azından ekonomik olarak elitler. Buranın analiz edilecek pek bi tarafı yok. Hani başka yerlerle karşılaştırırsın o ayrı. Tek tip hayat tarzı.

Simit satmasaydın…

Simit satmasaydım, en azından yine bu kafa yapısında olmak isterdim. Onun dışında ne olursa olsun yaparım. Simit satmasaydım ne yapardım, ne olurdum diye hiç demedim. Okulda felsefe çok ilgimi çekiyordu. Felsefe okumak isterdim tabii. Bizim oralarda üniversiteye tamamen ticarethane gözü ile bakıyorlar, benim oğlum kızım bak nereyi kazandı diyorlar, gerçi kızım diyen pek yok ya.

…”Abisi 20 bozuğun var mı? Sağol ya”…

Sen kendini sistem içinde nereye yerleştiriyorsun?

Muhalifim abla, sol görüş bana daha insancıl geliyor. Dünyaya bir daha gelsem insan olarak gelmek istemem açıkçası. Benim hayvanlar arasında sürüngen cinsine bir tiksintim vardır, yani nefret değil, nefret olsa öldürürüm. Nefret değil. Bir daha dünyaya gelsem sürüngen olmak isterdim, benim gibi düşünenleri tiksindirmek isterim. Onun dışında ne diyorum, savaşa hayır diyorum, başka da birşey demiyorum.

Not: Bu yazı daha önce KargaMecmua’da yayımlanmıştır. ✪