İktidar ile bireyin bürokrasiden doğan iletişimsizliğinin romanı: Şato

Ebru Gürhan ve Gülşah Seyhan'ın birlikte hazırladıkları ve Franz Kafka'nın eserlerinde sistem, iktidar ve bireyin incelendiği yazılara, Şato / Das Schloß ile devam ediyoruz. Şato, Kafka'nın tamamlanmamış ve ölümünden sonra yayımlanan üç romandan (Dava, Kayıp) biridir. Michael Haneke'nin de TV için, kitaba sadık kalarak bir uyarlamasını yaptığı kitapta, bir kadastrocunun Şato'nun bulunduğu köye gelip, Şato'ya girme çabasını anlattığı roman hakkındakimetin, kitabı henüz okumamışlara tavsiye edilmez.

sato

Roman, yeryazımcı olan K.’nın, bir köprünün başında durmuş, karın, sisin içerisinde Şato’yu görmeye çalıştığı bir durumda başlar ve hep K.’nın o şatoya ulaşmak için verdiği mücadelelerle devam eder. Ancak her türlü girişimine rağmen K., ne şatoya ne de şatodan bir üst görevliye ulaşamaz. Dava romanında da olduğu gibi, yeryazımcı olan K. hep kurumların temsilcilerinin temsilcileri ile yüz yüze gelebilir.

Bu romanda, Kafka’nın metinlerinde sıkça değindiği bürokrasiden kaynaklanan iletişimsizliği açıkça görmekteyiz. Yeryazımcı olarak geldiği ve şatoya ait olduğu vurgulanan köyde K. yeryazımcılık dışında işlerle uğraşır. Çünkü görevinin ne olduğu bu görevi ona kimin verdiği belli değildir. Ve durumunu kendisine açıklayabilecek bir görevliye asla ulaşamaz. Gücü simgeleyen otorite yani bu romanda K.’nın ulaşmak için çabaladığı bir ağa olan Klamm, sanki kendisini hep K.’dan gizler.

Köylülerde hakim olan otorite ile yüz yüze görüşmenin imkansız olduğuna dair anlayışı kabul etmeyen K. şato ile bağlantı kurmak için her türlü ilişkiyi önemser. Klamm’ın sevgilisi Frieda ile nişanlanır, otelcinin karısını, küçük bir çocuk olan Hanz’ın sözlerine kanarak onun annesini, görevi şüphe uyandıran şatonun habercisi olan Barnabas’ı, şatoya ulaşmak için aracı olmaları konusunda ikna etmeye çalışır. Ancak başaramaz, ulaşılamayan bir otorite söz konusudur.

Romanın sonunda Kafka, şatoya ulaşamayan, nişanlısı tarafından terk edilen, köyde kalacak bir yer bulamayan yani yenilgiye uğrayan K.’ya yine de bir ümit ışığı sunar. Son anda, romanın başından beri K.’ya karşı olan otelcinin karısını, hangi alanda olduğu çok açık olmamakla birlikte umut verici sözler söylemektedir.

Marksist ve toplumbilimsel çözümleme yöntemleri açısından bu romanda da karşımıza çıkan yabancılaşma ve yanlış bilince sahip olma durumu köylüler çerçevesinde incelenmektedir. Otoritenin çizdiği sınırlar dışına asla çıkmayan, otorite ile yüz yüze görüşmenin imkansız olduğuna inanan ve farklı olanı dışlayan köylülerin içselleştirdikleri otorite çerçevesinde sorgulama ve eleştirme yeteneklerini kaybettikleri anlaşılmaktadır. Köylüler, köy sınırları dışındaki her gerçeğe ve her kişiye sırt çevirmektedir. Romanda, ağa olan Klamm tarafından terkedilmiş olmanın acısını yıllardır yaşayan otelcinin karısı, sorunlarının Klamm ile konuşmak ile çözüleceğini belirten K.’ ya verdiği, bunun imkansız olduğuna yönelik tepkisi, köylülerin otorite karşısında pasifliğini sergilemektedir.

[sws_pullquote_left]Canetti’nin de belirttiği gibi, her iktidar yakalanmaktan kaçınma amacıyla mesafelere önem verir. [/sws_pullquote_left] Söylem analizi açısından öykünün çözümlemesine baktığımızda, bu romanda, otoriteye karşı çıkmanın bedelinin dışlanmakla ödendiğini görürüz. Amalia’ya adlı bir genç kız, otoritenin temsilcilerinden olan bir ağaya boğun eğmez ve bunun sonucunda bütün ailesi köylüler tarafından dışlanır. Yani, işlerinden atılan, mallarına el konulan aile ötekileştirilmiştir, dışlanmıştır. Evlerine tıkılmışlardır. Kafka metinlerinde hep karşımıza çıkan ve Horkheimer ve Adorno’nun Aydınlanmanın Diyalektiği’nde belirttiği gibi sistem, dışında kalanlara yaşama imkanı vermemektedir.

Bu romanda mekanın labirentleştiğini, iktidarın kapalı ve yüksekteki mimarisi ile alttakileri etkilediğini görmekteyiz. Canetti’nin de belirttiği gibi, her iktidar yakalanmaktan kaçınma amacıyla mesafelere önem verir. Birçok eski uygarlıkta görüldüğü gibi yöneticiler en uzakta, en yüksekte mesafelerde bulunurlar. Romandaki Şato’da ulaşılamayan bir mesafededir. Yaklaştıkça uzaklaşır. Yürüyerek gitmeyi bir türlü başaramaz K. Yöneticinin yaşam alanının etrafı başka yapılarla çevrelenerek ve içeriye girmeyi imkansızlaştırmak için her kapıya çok sayıda muhafız konularak mesafenin aşılması engellenir. Romanda otoriteyi, herşeyi içselleştirmiş, otorite karşısında tamamen sinmiş durumda olan köy halkı korur. K. şatoya gidişinde yardım etmezler, hatta ona engel olmaya çalışır.

[sws_grey_box box_size=”540″] Franz Kafka’nın eserlerinde sistem, iktidar ve bireyin incelendiği yazılar:

– Sistemden kaçışın romanı: Değişim
– Ulaşılamayan otoritenin aldığı keyfi ve adaletsiz bir karara karşı verilen mücadelenin romanı: Dava
– Otoriteryan bir kişiliğin meta fetişizmi çerçevesinde kurgulanması: Ceza sömürgesi [/sws_grey_box] ✪