KFC değil, kefeke!

Çekilen onlarca reklam filmi kâr etmiyor. Karşı cinsi etkilemek için inci gibi dişlerin çekicilikte başrolü alabileceğine kimse kolay kolay inanmıyor, inanamıyor.
Şubat '15

KFC değil, kefeke! 1Çekilen onlarca reklam filmi kâr etmiyor. Karşı cinsi etkilemek için inci gibi dişlerin çekicilikte başrolü alabileceğine kimse kolay kolay inanmıyor, inanamıyor. Kallavî bir cep telefonu bu iş için kullanılıyor artık günümüzde. Öyle aylarca, sabırla, özene bezene diş fırçalamakla kimse zaman kaybetmek istemiyor. Hayatı “hızlı” yaşayanlar için anlık beyazlatma etkisine sahip, neticeye anında giden macunlar da zannedildiği kadar revaçta değil. Olmuyor bir türlü! Sandık demokrasisiyle ehlileştirilen halkımızın diş macunu ve diş fırçası tüketimi bir türlü artmasa da “fantaaazi” iç çamaşırı satışlarını patlatmaktaki gayreti ümit verici. Reklam filmlerine dökülen onca para, çatlayan onca göbek, patlatılan onca kafa pastadan yüzde birlik bir dilimi tırtıklamak için. İçin için yanıyor bu gönlüm, bilmem ne için! Altı ayda bir “akıllı telefonlarını” değiştirenler, diş fırçalarını niyeyse sık sık değiştirmiyor. Hatta diş fırçasına 10-15 lira vermeyi israf addediyorlar.

Nüfuzluların sosyetik diş hekimlerinde beyazlattıkları kozmetik dişlerine heves ederek diş macunu-diş fırçası marifetiyle tabii diş beyazlıklarını korumayı hedeflemeyip “lüks” hayatlarına kenarından köşesinden ulaşmayı arzulayan yetmiş milyonun kahir ekseriyetinin, diş fırçası ve diş macunu kullanım istatistiklerine baktığımızda “temizlik imandan gelir” adlı şarkının hükmünü kaybetmeye yüz tuttuğunu, 33 devirli plaklar kadar demode olduğunu görmekteyiz. O plaklar ki, dişlerimizdeki plakları temizlemeye âmâde!

2011 itibariyle birkaç rakama bakalım:  İngiltere’de bir kişi yılda ortalama 2 diş fırçası kullanırken/tüketirken, Türkiye’de yılda 4 kişiye 1 (bir) diş fırçası düşüyor. Wayne Rooney’nin memleketinde yılda 500 gram olan kişi başı diş macunu tüketimi, Türkiye’de Türk Dişhekimleri Birliği verilerine göre yılda 55 gram! Yazıyla elli beş gram!

Başlıktaki “kefeke”nin ne olduğunu yazmayı unutmadım. Unutulan, ortak belleğimizden, ortak kültürümüzden silinen, kopartılan pek çok kelime gibi o da bize “ecnebi” artık. Dişimi ağrıttı bu köksüzlüğümüz… Bu şıpsevdi kültürümüz… Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı da ezip geçen yüzsüzlüğümüz… Yazın bir kenara “kefeke”nin anlamını. Hayatınıza bir mânâ katarsa ne âlâ, belki bir yarışma programında çıkar karşınıza: Diş diplerinde oluşan taşa denir, kefeke.  ✪

Önceki

Bitiyatro’nun Timsahlar’ı

Sonraki

[Timurtaş Onan] Terk Edilmiş