Her şey aydınlık olmalı

Barış Yarsel'in Jonathan Safran Foer'in Her Şey Aydınlandı adlı kitabının tanıtımı
Şubat '10

Müziklerini Ukrayna asıllı çingene punk grubu Gogol Bordello’nun yaptığı ve Elijah Wood ile Gogol Bordello vokalisti Eugene Hütz’ün başrollerde olduğu 2005 yapımı filmin esinlenildiği aynı isimli kitap Her şey Aydınlandı Siren Yayınları tarafından Algan Sezgintüredi çevirisiyle Türkiye’de de yayımlandı.

Jonathan Safran Foer’in yazdığı ve The Guardian’ın ilk kitap ödülünü de kazanan, ince dil ve zekâ oyunlarıyla örülü Her şey Aydınlandı, yaşamını sürdürebilmek için geriye dönmesi gerektiğini düşünenlerin yolunu aydınlatıyor. Yazarın ikinci kitabı Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın daha önce yine Siren Yayınları tarafından yayımlanmıştı.

İnsan neden unutmak istemez? Kimi acılarını, başkalarının acılarını, başkalarının yaptıklarından dolayı en yakınlarının yaşadığı acıları hissettiği halde, unutmamak için direnmenin nedeni nedir? Hatırlamaya ve muazzam gerçeğe ulaşmak için çıkılan yolculukta, sırlar acını aydınlattıkça daha çok gülümsemene neden olan o güçlü duygu nedir?

Kitabın akıcı dili ve özenli çevirisinin ışığında elinde solmuş bir fotoğrafla Ukrayna’ya, dedesini Nazilerin elinden kurtardığını düşündüğü bir kadının izini sürmeye giden genç yazar Jonathan, arayışı derinleştikçe geçmişinden öğrendikleriyle bulanıklaşan gerçek hayatta kendi özgürlüğü için de çabalıyor.

Kitapta gerçek ismini kullanan Jonathan Safran Foer’in Ukrayna yolculuğunda ona eşlik edenler arasında, yabancı dili bir sözlükten öğrenmiş gibi duran ve hayatında ilk kez yabancı dil konuşmak zorunda kalmış hissi veren biri de var. Bu kişi ayrıca yazarla yaşıt ve modayı oldukça geriden takip ediyor. Kendisi Amerikan pop kültürüne düşkün tuhaf çevirmen Alex’ten başkası değil. Yol bilmeden Jonathan’a şoförlük yapan Alex’in savaşın ardından yaşamak ağır geldiği için üzüntüden kör olduğunu iddia eden büyükbabası ve yaşlı adamın biraz akıl hastası olan ama oldukça iyi gördüğü iddia edilen köpeği Sammy Davis Junior Junior da yolcular arasında.

Bu tuhaf ekip, savaşın ardından hayatta ve ayakta kalmış “minnacık” köylere doğru ilerlerken, karşılarına çıkan insanlarda, mekânlarda ve hatıralarda, kimi zaman hafızalarındaki boşlukları dolduruyorlar, kimi zaman geçmişlerinden öğrendikleri bilgi kırıntılarıyla yaşamlarının artık aynı olamayacağının farkına varıyorlar. Tüm bunlar gerçekleşirken, kimi zaman hüzünleniyor, kimi zaman kahkahalarla gülüyorlar. Gözlerindeki yaşların ise üzüntüden mi yoksa mutluluktan mı olduğunu ise çoğunlukla fark edemiyorlar. Çünkü hem ülkelerin tarihlerinde hem de insanların hafızalarında her şey aydınlanmalı, her şey. Ancak bu sayede yaşamlarımızı sürdürecek kadar güçlü hissedebiliriz.

Not: Bu yazı aynı zamanda Taraf gazetesinde yayımlanmıştır. ✪