Godot’u beklemeyen adam: Boris Vian

Yazar, şair, ressam, müzisyen, tiyatro yazarı, eleştirmen, mühendis, kabare şarkıcısı... Tam 50 yıl önce bir yaz günüydü, bir başka evrenin sözcülüğünden ayrılalı… Futuristika! Boris Vian saygı duruşu...
Haziran '09

Kolaj: Pierre Maunoury Joinul

Godot’u bekleyecek vakti yoktu onun. Bir an önce her şeye dokunmalı, yapabileceği her şeyi yapmalıydı. Tek bir çerçevenin içine yerleştirmedi hayatını. Farklı kimlikler, farklı isimler edindi kendine. Herkes için bir başkasıydı aslında. Kimi için romancı, kimi için şair, kimi için müzisyen ( trompetçi) oyuncu, oyun yazarı, kabare şarkıcısı, çevirmen… Godot’u bekleyecek vakti yoktu onun. Erken öleceğini biliyordu. Küçükken öğrenmişti kalp yetmezliği olduğunu.

Kendi sonu hakkında yanılmadı Boris Vian. 39 yaşındaydı öldüğünde. 23 Haziran 1959’da Sinema Marbeuf’da “Mezarlarınıza Tüküreceğim” adlı romanından çekilen filmin galasında kalp krizi geçirdi ve sonrasında kaldırıldığı hastanede yaşama veda etti.

Hayatının son sahnesini kendi yazdığı bir sahneyi izlerken yaşadı Boris Vian. Tam 50 yıl önce bir yaz günüydü…

KAÇAK

Cezayir Kurtuluş Savaşı’nda ölenleri anarak

Efendi misiniz, kodaman mısınız ne,

bir mektup yazıyorum size,

bilmem vaktiniz var mı

okumaya bu mektubu.

Az önce verdiler elime

askerlik kâğıtlarımı,

savaşa çağırıyorlar beni,

diyorlar yola çık en geç çarşamba akşamı.

Efendi misiniz, kodaman mısınız ne,

dövüşmeye hiç istek yok içimde,

insancıkları öldürmeye gelmedim ben,

gelmedim ben bu yeryüzüne.

Sizi kandırmak değil niyetim,

ama söylemeden de edemem,

savaş ahmakların işi,

hem insanlar ondan hanidir bıktı.

Doğduğum günden bu yana

ölen çok babalar gördüm,

gidip dönmeyen kardeşler gördüm,

çocuklar gördüm iki gözü iki çeşme.

Ya analar ne çekti, ya analar,

bir yanda işi tıkırında bir avuç insan

bolluk içinde rahat yaşar,

bir yanda ölüm, çamur, kan.

İnsanlar tıkılmış dört duvar içine,

çalınmış neleri var neleri yok,

karıları, eski güzel günleri bütün.

Gün doğar doğmaz yarın

kapatacağım şırak diye kapımı

ölmüş yılların suratına,

alıp başımı yollara düşeceğim.

Aşacağım karaları, denizleri,

ne Avrupa’sı kalacak, ne Amerika’sı, ne Asya’sı,

dilene dilene hayatımı

şunu diyeceğim insanlara:

Üstünüzden atın yoksulluğu,

durmayın bakın yaşamaya,

hepimiz kardeşiz, kardeşiz, kardeş,

ey insanlar, ey insanlar, ey.

İllâki kan dökmek mi gerek,

gidin dökün kendi kanınızı,

size söylüyorum bunu da,

efendi misiniz, kodaman mısınız ne.

Adam korsunuz arkama belki de,

unutmayın jandarmalara demeye:

üzerimde ne bıçak var, ne tabanca

korkmadan ateş etsinler bana,

korkmadan ateş etsinler bana.

Boris Vian ✪