Albert Camus / Sanatçının Yaşamı: İki perdelik mimodram

[su_box title=”…” box_color=”#080000″ radius=”7″]Albert Camus’nun La Vie d’Artiste isimli çalışması ilk kez Cezayir’de Simoun isimli bir dergide 1953 yılında mart ayında yayımlanır. Camus ile ilgili çalışmalarda genelde atlanılan bir çalışma olur. Camus derlemelerinde kendine bir yer bulamaz. Metnin özelliği ise, Camus’nun özellikle iç dünyasında sıkıntılar yaşadığı, yazar olarak konumunu algılamakta zorlandığı bir dönemin ardından ortaya çıkmasıdır. Bu yönüyle Camus, mimodram/minidram diye nitelediği metinde sanatçının adanmışlığını vurgular. Sartre ile yaşadığı polemikte “tarihe anlam ve amaç verememekte, tarihsel koşulları reddetmekte, işe yaramayan soyut bir başkaldıran insan olmaktan öteye gidememekle” suçlanan Camus’nun, kırgın olduğu bir dönemin ardından gelir ve Cezayir’de yayımlanması da bu
Ağustos '13

[su_box title=”…” box_color=”#080000″ radius=”7″]Albert Camus’nun La Vie d’Artiste isimli çalışması ilk kez Cezayir’de Simoun isimli bir dergide 1953 yılında mart ayında yayımlanır. Camus ile ilgili çalışmalarda genelde atlanılan bir çalışma olur. Camus derlemelerinde kendine bir yer bulamaz. Metnin özelliği ise, Camus’nun özellikle iç dünyasında sıkıntılar yaşadığı, yazar olarak konumunu algılamakta zorlandığı bir dönemin ardından ortaya çıkmasıdır. Bu yönüyle Camus, mimodram/minidram diye nitelediği metinde sanatçının adanmışlığını vurgular. Sartre ile yaşadığı polemikte “tarihe anlam ve amaç verememekte, tarihsel koşulları reddetmekte, işe yaramayan soyut bir başkaldıran insan olmaktan öteye gidememekle” suçlanan Camus’nun, kırgın olduğu bir dönemin ardından gelir ve Cezayir’de yayımlanması da bu açıdan ilginçtir.

Çalışma bu yıl, Albert Camus’nun yeniden basılan kısa öyküler toplaması Sürgün Ve Krallık (Exile and the Kingdom) içinde, öyküler sonrasında yer aldı. Türkçe baskıda bu metin yer almıyor. Metnin İngilizce çevirisi, Ağustos ayının ikinci haftasında The New Yorker dergisinde yayımlandı.

Ahir zamanın kalabalıklarda yer alıp kalabalıklara seslenmenin arzusunu şiddetle yaşayan sanatçılarına ve yazarlarına karşılık, kendi başına kalmanın savunusu. Sanatçının adanmışlığı ve bu yolda kayıpları…

Futuristika!, Ağustos 2013

[/su_box]

Sanatçının Yaşamı: İki perdelik mimodram
Albert Camus

BİRİNCİ BÖLÜM

A.

Küçük bir ressam stüdyosu. Üç duvarı var, biri belki camdan yapılmış. Bu paneller yer değiştirebilir olmalı. Stüdyo pejmürde olmasına rağmen bazı ilginç nesnelere de ev sahipliği yapıyor: bir antika, güzel bir sürahi, bazı çizimler, eski bir bakır vazo, kirli ama yakışıklı biçimde ahşaptan yapılmış iki üç parça mobilya. Hepsinden öte, ışık.

Perde kalkarken, ressam ve karısı. Adam resim yapıyor, kadın poz veriyor. Üstleri başları dökülüyor ama yine de tarz giyinmişler. Kadın titriyor. Adam kadına bakıyor. Resim yapmayı kesip sobayı doldurmaya gidiyor. Adam bunu yaparken kadın kalkıp adama sarılmaya gidiyor. Adam bir an için kadını uzakta tutuyor. Sonra kadını poz verdiği kaideye götürüyor. Kadın kızgın yüz ifadeleri takınıyor. Gülüyorlar. Kadın poz vermeye dönüyor. Adam resim yapıyor.

Ressamın arkasından arkadaşı beliriyor. Ressamın karısına el sallıyor, getirdiği şarap şişesini ve pateyi gösteriyor. Kadın ayağa kalkıp o tarafa koşuyor. Ressam önce kızıyor. Daha sonra arkadaşını fark edip gülümsüyor. Arkadaş yiyeceği masaya yayıyor ve üçü etrafına diziliyorlar. Belli ki açlar ve gülüyorlar. Ancak tam oturacaklerken ressam durduruyor onları, bir yığın büyük kağıt kapıp yemeğin natürmort eskizini çizmeye başlıyor. Diğerleri bunu protesto edip pateye uzanıyorlar. Kadehlerini tokuşturup yemeye başlıyorlar. Ressam, elinde kadeh, yapılmakta olan resme bakmaya gidiyor, inceliyor. Diğerleri ona bakıp gülümsüyorlar. Ressam kadehini bırakıp resme dönüyor, artık diğerleriyle ilgilenmiyor. Sessizce, ressamın karısı ressam farkına bile varmadan, kaideye dönüp yerleşiyor. Ressam kafasını kaldırıp karısını görüyor ve sessizce bakıyor, sonra aniden, karısına  sarılıyor.

Kararır.

B.

Stüdyoda birçok başak tuval var, başka bazı mobilyalar ve ufak bir kilim. Ressamın karısı stüdyonun bir köşesinde çamaşırları katlıyor. Bir beşik gözüküyor. Ressam çalışıyor. Arkadaşı, kibirli bir havası olan simsarla giriyor. Simsar tuvale bakıyor, her yöne evirip çeviriyor,uzun uzun düşünüyor, burnunu çekiyor ve iki akçe uzatıyor. Ressam, kabul edecekken arkadaşı işaret ediyor. Reddediyor ve üç akçe alıyor. Simsar çıkıyor. Kapı kapanıyor, arkadaşı paraları şıngırdatırken ressam birkaç sevinç gösterisi sunuyor, halının üzerinde dönüyor,  karısı, duyulmasa da, şarkı söylüyor.

Kararır.

C.

Ressamın çalışmasına birbiri ardına spot ışıkları ve kararmalar odaklanıyor, her birinde yeni bir tuval beliriyor. Işık. Ressam tuvallerle çevrili. İki belki de üç simsar tartışıyorlar. Şövalenin diğer tarafındaki tuvallere bakan da oluyor. Masaya çeşitli yiyecekler getirilip konulmuş: güzel meyveler, zarif şişeler. Ağır ağır, duvar panelleri hareket etmeye başlıyor. Stüdyo büyüyor. Mobilyalar getiriliyor. Simsarlar şovalyenin yanında ceplerini boşaltığ bir çantaya dolduruyorlar ve sonra tuvalleri toplamaya başlıyorlar. Aralarından biri ressamla fiyat pazarlığı yapıp ödemesini yapıyor, anında diğer simsara satıyor, o da iyi iyi kârla, üçüncüsüne satıyor. Ressam geriniyor, oturuyor ve gülüyor. Karısı daha şimdien büyümekte olan bir oğlanla ressama koşuyor, kocasının omuzlarına kaliteli bir sabahlık giydiriyor.

Kararır.

D.

Çalışmakta olan ressamın üzerinde ışıklar ve kararmalar beliriyor. Stüdyo şimdi daha da büyük. Mobilyalar, kilimler, kristaller ve güzel yiyecekler getirilmeye devam ediyor. Çalışıyor ama tuvalinin zaten bir çerçevesi var. Karısı ise köşede genç bir adam ve küçük bir kızla duruyor. Bağışçılar gürüyor. Bir tanesi iki Afgan köpeğiyle son derece çok gözüküyor. Katlanır gözlükle resimleri inceliyorlar. Bazı arkadaşları ressamla konuşmak için gelip işini bölüyorlar. Ressama sanat kitapları, çizimler vs getirmişler. Ressam tek eliyle getirilenlere göz gezdirirken, diğer eliyle resim yapmayı sürdürüyor. Çok zarif bir kadın giriyor ve portesinin yapılmasını istiyor. Ressam işini bırakıp kadına poz verdiriyor ve resmini yapmaya başlıyor. Bir başka kadın, tıpkı ilki gibi, güzel, hoş, giriyor. Aynı oyun. Onun da resmini yapıyor. Sonra üçüncü bir kadın geliyor, ressam aynı anda üç resmi yapıyor.

Öğrenciler ve çömezler geliyor, bir atölye gibi şövalelerini kuruyorlar ve zaman zaman ellerindeki taslakları ressamla resminin arasında tutup göstermek için yaklaşıyorlar. Ressam hepsine öğütler veriyor, biri kendir esminden bir kısmı silerken elini tutuyor. Karısı üçüncü çocuklarını getiriyor, bacaklarının arasında oturuyor çocuk.

Bazı tedarikçiler, erkekler ve kadınlar, akademisyenler, ordu mensupları, boksörler ve aktörler giriyor sahneye. Çay ikram ediliyor. Ressam sürekli rahatsız ediliyor. Ayrıca asortik bir tasarımcı giriyor. Tasarımcı ressamın karısı ve kızını, ressamın ayaklarının dolandığı ve köpeğin karmakarışık yaptığı metrelerce kumaşla donatıyor. Bir kuyumcu mücevher kutuları getiriyor. Ressam tam fırça darbesi vuracakken biri eline çay tutuşturuyor. Bir kadın elini resim ile ressamın arasına uzatıyor ki ressam elini öpebilsin. Ressam öpüyor, çayını içiyor, resmini yapıyor, modellerle, öğrencilerle konuşuyor, karısını övüyor, uzaktan, arkadaşına el sallıyor, arkadaşı tüm bu kalabalık tarafından kenara itilmiş durumda, köşede, yalnız, öyle duruyor, giderek kapıya doğru itiliyor, kaybolup gidiyor sonunda. İki kişi beliriyor, ressamın kulağına eğilip konuşuyorlar. [1. Burada, ses efektleri ahır sesi çıkartmalı. Örneğin, teyp tersten çalınabilir. Bezner biçimde, yüksek sosyete sesleri de kastanyet şıkırtısıyla sembolize edilebilir.]

Ressam gülümsüyor, tekrar gülümsüyor; artık alabildiğine genişlemiş stüdyo çok çok kalabalık. Ressam ancak orada burada, insanlarıne trafında resim yapabiliyor. Ressam sendeliyor.

Kararır.

E.

Aynı sahne ve aynı karakterlerin üzerinde hafif ışıldamalarla yanıp söner. Müzik. Büyük bir şatafatla iki resmi görevli giriş yapar. Karşılama töreni yapılır. Bir tanesi ressamın boynuna asması için altın madalya sunar. Müzik. Diğeri daha büyük bir madalya verir falan filan.. ta ki ressam süs eşyalarına kaplanana dek. Tam o anda biri ressamın kafasına defne çelengi takar. Sonra biri ressama birkaç resim fırçası verir. Eli kolu bağlanmış ressam kıpırdayamaz, o halde kalır. Daha sonra ressamın portresini yapan resmi bir ressam gelir, sonra kahramanın resmini yapan resamın resmini yapmak üzere başka bir ressam gelir, sonra üçüncü ressam belirir ve devam eder. Herkes ışıkta konuşuyordur, rozetler, köpekler ve şövaleler. Bir ihtişamla biri ressam kendisini görsün diye bir ayna getirir.

Aniden tam bir sessizlik.

Kendisine bakıp neye dönüştüğünü görür ressam.

Sessizlik.

Aniden, aynayı ters çevirir, madalayalarını parçalar, köpekleri, kadınları, fırçalarıyla birlikte ressamları kovalar, öğrencilere doğru öfkeli bir hareket çeker, resmi görevlilerden birini madalyanın kordonuyla neredeyse boğar ve dışarı atar. Sonra boş sahneye döner, karısı ve çocukları köşede korkuyla büzüşmüştür. Ressam tüm resimlerini alıp yırtar. delik deşik eder ve ayaklarının altında çiğner, mobilayaları ters çevirir, karısının üstüne koşup son model elbisesini yırtar atar, sonra, sahneye delirmiş gibi döner, tüm bu karmaşanın ortasında tek başına, hüngür hüngür ağlar.

Kararır.

İKİNCİ BÖLÜM

A.

Sahnenin ortası bomboş. Mobilyalar duvara dayanmış. Perde kalkarken ressam, karısının ve çocuklarının yardımıyla odanın yüksekliğini kaplayan ve neredeyse oda kadar geniş bir tuvali içeri sokmaya çalışıyor. Resim yerleştikten sonra çok az boş alan kalıyor. O boş alanda ressamın ailesi tıkışıyor, gergin biçimde tuvalin önüne taburesiyle merdivenini yerleştiren ressamı izliyorlar. Kollarını kıvırıp merdiveni çıkıyor, böylece karısı yemeklerin kalanını çocuklarına dağıtabiliyor.

Kararır.

B.

Ressam hala merdiveninde çalışıyor. Simsar girip sesleniyor ressama. Cevaplamıyor. Karısı geliyor. Kafasını sallayıp tuvali işaret ediyor. Simsar cebinden mezura çıkarıp tuvali ölçmeye çalışıyor. Kafasını sallayıp ayrılıyor. Başka iki simsar giriyor. Bir resmi belli ki zararına satıyorlar, Birinci Bölüm’de yaşananın tam tersi gerçekleşiyor. Ressama sesleniyorlar. Cevaplamıyor. Merdiveni sallıyorlar. Ressam elinde ne varsa kafalarına atıyor. Simsarlar kaçıyorlar. Karısı diz çöküp yalvarıyor, fakat ressam sus pus.

Kararır.

C.

Ressamın üzerinde bir dizi kararma ve aydınlanma olur. Ressam hala aynı resme çalışmaktadır. Işıklar. Elinde faturayla bir alacaklı belirir. Ressam cevaplamaz. Karısı başını sallar. Alacaklılar arka arkaya gelirler. Aynı oyun tekrarlanır. İcra memuru gelip, resmi bir açıklama okur. Mobilyalar teker teker dışarıya alınır. Duvar panelleri yine hareket eder ve yakınlaşır, stüdyo küçülür, tuval giderek daha fazla sığmaz gözükür. Ressam resim yapmayı sürdürür. Asortik tasarımcı gelip karısından kalan ne varsa alır. Kuyumcu gelip ressamın karısının ve kızının mücevherlerini geri alır. Kız annesine ve babasına bakar. Babasının sırtı üzerinden resme bakar. Kuyumcunun ardından koşarak uzaklaşır. Karısı ressama seslenir. Ressam resim yapmaya devam eder.

Kararır.

D.

Sürekli çalışan ressamın üzerinde ışıklar yanıp söner. Sadece merdiven hareket eder. Işık. Oda şimdi mobilyasız, yoksuldur. Bazı meslektaşları gelir, tuvale bakıp kafalarını sallarlar ve giderler. En büyük oğlu annesinin verdiği bir parça ekmeği geri çevirir ve kardeşine verir. Bir çanta sırtlanır, annesine sarılır çıkar gider. Anne ressama seslenir. Ressam resim yapmaya devam eder.

Kararır.

E.

Aynı efektler. Işıklar. Çocuk hastadır. Doktor ayrılır, birkaç hemşireyle birlikte döner, çocuğu alırlar. Ressam merdivenden inmeden gidişlerini izler, karısına bakar ve kafasını sallar. Resmine döner. Karısının bacakları titrer ve düşer.

Kararır.

F.

Ressamın karısı yataktadır, hasta ve bitkindir. Kendinde değildir, titremektedir. Ressam sürekli reim yapar. Sonra, ressamın arkadaşı girer. Çekinir, dostuna bakar sonra yatağa gidip sessizlik içinde oturur. Ressam döner, bir ifade olmaksızın bakar, resmine döner.

Kararır.

G.

Ressam, hala, resim yapmaktadır. Arkadaşı doktorla birlikte yatağın kenarındadır. Karısı ölmektedir. Tam ressam son darbesini vurduğunda, karısı ölür. Doktor ayrılır. Ressam döner ve karısının ölüsünü görür, merdivenden iner, yavaşça karısına doğru yürür ve sessizce, şiddetle ağlar. Aniden kendini yatağa atar.

Tam bu anda, yavaş yavaş komşular gelip stüdyoyu doldururlar, yatağa doğru yürürler. Fakat aniden spot ışıkları tamamlanmış eserin üzerinde yanar , ışıklar akıp giden müzikle birlikte yağar. Ansızın, hepsi resme doğru döner ve açıkça sersemlemiş halde öylece dururlar. Ressam çalışmasına ve sütdyodaki kalabalığın şaşkınlığına yakarır.

Sonra ressam kafasını kaldırır, diğerlerini fark edip onlara doğru gider, nazikçe itip dışarıya çıkarır. Bir köşeye gidip büyükçe kağıtlar ve şövaleye yönelir, yatağın önünde kendine bir yer açar. Arkadaşı ressama bakar, çekingen, sonra ayrılır. Ressam karısını öper, şövalesine döner, karısına tekrar bakar, perde yavaşça inerken, karısının ölü yüzünü resmetmeye başlar.

Albert Camus
Éditions Gallimard, Paris, 1965
Çeviri: Futuristika!, Ağustos 2013 ✪

Önceki

Geoturka Yayımcılık Kafka ve Joyce’u nasıl reddetti?

Sonraki

Héléne Cixous – Şato’ya Saldırılar